Mircx
Forum Üyesi
- Katılım
- 12 Ara 2022
- Mesajlar
- 3,403
- Puanları
- 0
İpek Yolu'nun başlangıç noktası Şian'ın bu tarihi misyonu şimdilerde Çin Halk Cumhuriyeti yönetimi tarafından yeniden canlandırılmaya çalışılıyor. Geçtiğimiz hafta bu kentte düzenlenen Çin-Orta Asya Zirvesi, Orta Asya'yı, özellikle Türk Dünyası'nı yakından takip edenlerin yakın plana aldığı önemli bir diplomatik olaydı. Hatta kimileri için bunun çok ötesinde, bir "kırılma sürecinin" tarihi dönüm noktalarından biriydi. ABD merkezli düşünce kuruluşları Orta Asya'da uzun süredir devam eden Rusya etkisinin Ukrayna Savaşı sırasında azaldığına, ortaya çıkan boşluğun Çin tarafından doldurulabileceğine dikkat çekiyor. Bu iddiayı araştırmak ve Pekin Yönetiminin bölgedeki "olası heveslerini" anlamak amacıyla; 1991 yılının sonunda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin resmen dağılmasıyla başlayan dönemin hikayesine bakalım. RUSYA'NIN DİKKATİ UKRAYNA'DAYKEN... 1992'den sonra Orta Asya'daki yeni cumhuriyetlerle ticari, sosyal ve kültürel bağlarını güçlendirmeye çalışan Rusya Federasyonu, geçmişten gelen alışkanlıkların etkisiyle "Arka Bahçesi" olarak gördüğü bu coğrafyada zemin kaybetmemek için büyük çaba sarfetti. Putin'in Kremlin'de "tek patron" olmasıyla Orta Asya ülkeleriyle bağlar daha da sıkılaştırıldı, siyasi güç dengesinde Moskova'nın ağırlığı hissedilir ölçüde arttı. Son olarak 2022'deki Kazakistan protestoları gerekçe gösterilerek ülkeye Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü birliklerinin konuşlandırılması, çoğu bölge uzmanı tarafından "Rusya müdahalesi" şeklinde değerlendirildi. Güvenlik, öncelikli olmakla beraber, Rusya, Orta Asya'da ekonomik ve siyasi bir entegrasyon politikası güdüyor. Bunu uygularken kültür ve dil alanındaki özel ilişkilerin korunmasına özen gösteriyor, çünkü Rusya'yı bölge ülkeleri nezdinde değerli kılan unsurlardan biri, belki en önemlisi bu. Ancak, kültür politikaları zemininde inşa edilmiş güçlü köprülerin karşısında artık "kazan-kazan" esasına dayalı ticari ilişkiler, refah vaatleri ve zenginlik umudu var. Orta Asya ülkelerinde genç kuşaklar arasında gözünü Batıya çevirmiş, internet üzerinden küresel ağları takip ederek büyümüş kitleler Orta Asya'ya daha etkin şekilde girmeye çalışan süper güçlerin öncelikli hedefleri arasında. Bir örnek olarak; ABD'nin özellikle Kırgızistan'daki artan "dil eğitimi" gayretini görmemek mümkün değil. Lakin bu ülkeleri topyekun odağına almış ve en somut projeleri öneren ve en kararlı adımları atan ülke Çin.