Spor yazarı ve yorumcu Cem Dizdar katıldığı programda Beşiktaş gündemini değerlendirdi.
İşte Cem Dizdar'ın açıklamaları:
"İyi bir takımın bu kadar maç kazandıktan sonra devamını da getrimesi gerekir, niye devam etmiyor peki takım? Bir gol yetiyor mu? İkinci dakikada attın! Yetmiyor...
Demek ki yapılamıyor, bizde yenilememek diye bir şey vardır ama eksiği görmek diye bir şey yok, en büyük zaafımız o...
Eksiği göremiyoruz, oyunun tamamını oynayamıyorsun. Maçı kazanırsın, Türkiye'de maç kazanmaktan anlaşılır ne var ki? Zaten ligin yarısından altı ile yarısının üstü kopmuş gidiyor. İkiye böl Süper Ligi, altlardan yukarıyı yenebilecek bir oyun var mı? Yok...
Ben üst üstte galibiyetlere bakmam, çocuklar bakar, bahisçiler bakar. Ben oyuna bakarım...
Oyun nerede? Potada olsan neye yarar? Potadasın ama batmışsın, 50-60 milyar borç var, hâlâ oyuncu transfer etmeye kalkıyorsun, bu kadar borçla...
El kadar çocukları salmış sahaya Mikel Arteta United'ı yenmişler, sen hâlâ diyorsun ki! 35 yaşında adam...
Weghorst, Türkiye'deki antremanları eleştiriyor, burada antreman yaptıran da beğenilmeyip gönderildi. Şimdi diyorlar ki, büyük takım hocası değildi! Sezonun başı öyleydi, böyle mi oluyor? Böyle mi değerlendiriliyor, bir hocanın büyük takım hocası olup olmayacağı?
Bir teknik direktöre 15-20 maç oynamasına izin vermiyorsunuz, 10 maçta gönderiyorsunuz sonra ben büyük takım değilim, oyuncuya ihtiyacım var diyerek üçüncü tur Aboubakar'ı getiriyorsunuz.
Bu şimdi büyük takım davranışı mı? Garip garip, gereksiz tartışmalar.
Bu maçı 2-0 kazanacaksın deseler Beşiktaşlılar geçip bu maçı seyreder mi? Ama maç 2-0 bitecek alacaksınız, maçta böyle bir şey olacak. Geçer misin televizyon karşısına, gider misin stadyuma, bu oyun böyle bir şey değil, artık oyun olmaktan çıkarmamak gerekiyor.
Maç kazanmış olman marifetli olduğunu göstermiyor, ötekinin yenildiğini gösteriyor. Şikayet ediyor Çağdaş Atan; biz topla oynayan bir ekibiz, topla daha iyi oynuyoruz bu zeminde olmuyor diyor. Birileri de demiyor ki, git Kayseri Büyükşehir Belediyesi'ne, Park ve Bahçeler Müdürlüğü'ne başvur, bizim zemini düzeltin. Büyükşehir Belediyesi'ne söyle, kulüp başkanı "bizim zemin kötü, bizde topla oynamayı seviyoruz, dersimize orada çalışıyoruz." diyor. Antremanı başka sahada yapıp, insanlara burada top oynatılır mı? Ve bundan mülk sahibi şikayet eder mi?
Takım sizin, kent sizin, kimin yapacağını biliyorsunuz, nasıl yapılacağına dair fikriniz var bu zeminlerin, madem pas oyunu oynuyorsunuz insan burayı düzeltmez mi?
Sonra Beşiktaş'ın oyun gelişimi dediğiniz şey ne? Ayağında yüzde 37 top tutmuş, daha az sayıda pas yapmış, erken gol atmış, Salih'i de olay mahalline göndermiş. Bu mu gelişmiş oyun?
Bu ülke niye bu kadar kendini kandırmaya meraklı? Bu çocukça avuntular... Beşiktaşlılara diyorum ki; 2-0 senin bu maç, böyle bir maç izleyeceksin, geç televizyonun karşısına "dur abi, ben bir kahveye gideyim" der...
Bir önceki teknik direktörü gönderdiler, rahat ettiler. Şenol Güneş etkisi bu kadar.
Duhuliye.com
İşte Cem Dizdar'ın açıklamaları:
"İyi bir takımın bu kadar maç kazandıktan sonra devamını da getrimesi gerekir, niye devam etmiyor peki takım? Bir gol yetiyor mu? İkinci dakikada attın! Yetmiyor...
Demek ki yapılamıyor, bizde yenilememek diye bir şey vardır ama eksiği görmek diye bir şey yok, en büyük zaafımız o...
Eksiği göremiyoruz, oyunun tamamını oynayamıyorsun. Maçı kazanırsın, Türkiye'de maç kazanmaktan anlaşılır ne var ki? Zaten ligin yarısından altı ile yarısının üstü kopmuş gidiyor. İkiye böl Süper Ligi, altlardan yukarıyı yenebilecek bir oyun var mı? Yok...
Ben üst üstte galibiyetlere bakmam, çocuklar bakar, bahisçiler bakar. Ben oyuna bakarım...
Oyun nerede? Potada olsan neye yarar? Potadasın ama batmışsın, 50-60 milyar borç var, hâlâ oyuncu transfer etmeye kalkıyorsun, bu kadar borçla...
El kadar çocukları salmış sahaya Mikel Arteta United'ı yenmişler, sen hâlâ diyorsun ki! 35 yaşında adam...
Weghorst, Türkiye'deki antremanları eleştiriyor, burada antreman yaptıran da beğenilmeyip gönderildi. Şimdi diyorlar ki, büyük takım hocası değildi! Sezonun başı öyleydi, böyle mi oluyor? Böyle mi değerlendiriliyor, bir hocanın büyük takım hocası olup olmayacağı?
Bir teknik direktöre 15-20 maç oynamasına izin vermiyorsunuz, 10 maçta gönderiyorsunuz sonra ben büyük takım değilim, oyuncuya ihtiyacım var diyerek üçüncü tur Aboubakar'ı getiriyorsunuz.
Bu şimdi büyük takım davranışı mı? Garip garip, gereksiz tartışmalar.
Bu maçı 2-0 kazanacaksın deseler Beşiktaşlılar geçip bu maçı seyreder mi? Ama maç 2-0 bitecek alacaksınız, maçta böyle bir şey olacak. Geçer misin televizyon karşısına, gider misin stadyuma, bu oyun böyle bir şey değil, artık oyun olmaktan çıkarmamak gerekiyor.
Maç kazanmış olman marifetli olduğunu göstermiyor, ötekinin yenildiğini gösteriyor. Şikayet ediyor Çağdaş Atan; biz topla oynayan bir ekibiz, topla daha iyi oynuyoruz bu zeminde olmuyor diyor. Birileri de demiyor ki, git Kayseri Büyükşehir Belediyesi'ne, Park ve Bahçeler Müdürlüğü'ne başvur, bizim zemini düzeltin. Büyükşehir Belediyesi'ne söyle, kulüp başkanı "bizim zemin kötü, bizde topla oynamayı seviyoruz, dersimize orada çalışıyoruz." diyor. Antremanı başka sahada yapıp, insanlara burada top oynatılır mı? Ve bundan mülk sahibi şikayet eder mi?
Takım sizin, kent sizin, kimin yapacağını biliyorsunuz, nasıl yapılacağına dair fikriniz var bu zeminlerin, madem pas oyunu oynuyorsunuz insan burayı düzeltmez mi?
Sonra Beşiktaş'ın oyun gelişimi dediğiniz şey ne? Ayağında yüzde 37 top tutmuş, daha az sayıda pas yapmış, erken gol atmış, Salih'i de olay mahalline göndermiş. Bu mu gelişmiş oyun?
Bu ülke niye bu kadar kendini kandırmaya meraklı? Bu çocukça avuntular... Beşiktaşlılara diyorum ki; 2-0 senin bu maç, böyle bir maç izleyeceksin, geç televizyonun karşısına "dur abi, ben bir kahveye gideyim" der...
Bir önceki teknik direktörü gönderdiler, rahat ettiler. Şenol Güneş etkisi bu kadar.
Duhuliye.com