Akşam yazarı Alen Markaryan'ın köşe yazısı
Sanki yeni sezonun ilk maçına değil de, geçen sezonun herhangi bir maçına çıkıyorduk. Redmond'ın gidişi, Cenk ve Ghezzal'in sakatlığı Kartal'da kanat bırakmamış, Rosier ve Onur sağ tarafta önlü arkalı başlıyor, Cenk'in yerine Muleka oynuyordu. Aşırı sıcakların piyangosu bize vurmuş yağmurlu bir İstanbul akşamında mutlak galibiyete çıkmıştık... Transfersizlik bulvarından dönüp ışıltılı bir caddeye çıkmak hepimizin hakkıydı ve sabır selamet düzleminde hayata direniyorduk... Maçta ilk net pozisyon 6. dakikada Onur'un ortasında Muleka ile geliyor, Kaçan golün ateşlediği tribünler 15. dakikaya yürürken "Kartal gol gol" sesleriyle takıma siparişi veriyordu. Taraftarını fazla bekletmeyen Beşiktaş, dakikalar 21'i gösterirken Masuaku'nun ortasında Onur'la golü buldu. Hem de ne bulmak!!! Sezonun ilk golü "Jeneriklik" oldu: 1-0. Golden sonra bir iç saha klasiği olarak, tribünlerde Şenol Güneş'e büyük destek vardı. İlk yarım saat dolarken Onur'un güzel ortasında Aboubakar ikinci golü ıskaladı. Dakika 39'da Aboubakar bu kez vuruşu yapmayı başardı, hem de doksana... Ama bu golü de kaleciyle direk omuz omuza verip çıkardı. Beşiktaş, Tirana karşısında baskısını gittikçe arttırıyor, bu bölümde üst üste kornerler kullanıyordu. Mahalle maçlarının unutulmaz kuralı "3 korner 1 penaltı" tabelaya yansımadı ama belliydi, gol geliyordu. Tam gol geliyor derken Aboubakar'ın pasında sol çaprazdan topla buluşan Muleka, geçen sezon atamadıklarının hıncını alırcasına uzak köşeye mermi gibi vurdu, Beşiktaş turun kapısını aralamış oldu. İlk yarı bu skorla biterken akıllarda 2 güzel gol, Abou'nun ıska geçip direkten dönen şanssızlığı, Beşiktaş'ın önde baskısı ve kendi yarı sahasından topla çıkışları kaldı... İstekli ve sorumluluk düzeyi yüksek oyun ikinci yarıda da devam ediyordu.. İkinci yarı oynanırken şunu belirtmeliyim ki takımın ve Şenol Hoca'nın bu iyi niyeti en az üç transferi hak ediyor... Yönetim takımın lazım olan bölgelerini en iyi adamları ivedilikle alarak lige sorunsuz girme kapısını aralamalıdır... 62'de yeni transfer Onana'yı sahaya sürdü Şenol Hoca. İzleyelim.... 2-0'lık skora rağmen kapanmaktan vazgeçmeyen rakip, gol atmaktan ziyade gol yememeyi düşünüyordu... Üçleyip fişi çekmemiz gerekiyor... İşte tam da burada, istek, yardımlaşma, paslaşma tamam. İyi niyet tamam Lakin yaratıcılık tamam değil. En büyük eksiklik o... Yaratıcılığı Hadziahmetovic'in akıllı uzun toplarında, Muleka ve Abou'nun çapraz koşularında arıyoruz... Salih'ten beklentimiz çok. O kadar... Bir de yine Abou'nun Özel yetenekleri tabii... Dakika 80'de adamların ilk gelişinde öyle bir gol yedik ki ne siz sorun ne ben söyleyeyim... Gedson'dan Necip'e hatta Colley'e kadar herkes seyretti topu, top da gitti kendi kendine gol oldu neredeyse!!! 2-1.. Artık dakika 93'tü... Top ceza yayının biraz dışında genç Semih Kılıçsoy'un önüne düştü... Önünde iki yol vardı Ya sağa kayıp orta yapacak ya da Abou'yla verkaç deneyecekti... O zarda 7-7'yi aradı!!! Kendi gitti çalımını attı ve Allah ne verdiyse vurdu: 3-1. Aferin delikanlı, aferin takım, tebrikler... Alen MARKARYAN / Akşam
Sanki yeni sezonun ilk maçına değil de, geçen sezonun herhangi bir maçına çıkıyorduk. Redmond'ın gidişi, Cenk ve Ghezzal'in sakatlığı Kartal'da kanat bırakmamış, Rosier ve Onur sağ tarafta önlü arkalı başlıyor, Cenk'in yerine Muleka oynuyordu. Aşırı sıcakların piyangosu bize vurmuş yağmurlu bir İstanbul akşamında mutlak galibiyete çıkmıştık... Transfersizlik bulvarından dönüp ışıltılı bir caddeye çıkmak hepimizin hakkıydı ve sabır selamet düzleminde hayata direniyorduk... Maçta ilk net pozisyon 6. dakikada Onur'un ortasında Muleka ile geliyor, Kaçan golün ateşlediği tribünler 15. dakikaya yürürken "Kartal gol gol" sesleriyle takıma siparişi veriyordu. Taraftarını fazla bekletmeyen Beşiktaş, dakikalar 21'i gösterirken Masuaku'nun ortasında Onur'la golü buldu. Hem de ne bulmak!!! Sezonun ilk golü "Jeneriklik" oldu: 1-0. Golden sonra bir iç saha klasiği olarak, tribünlerde Şenol Güneş'e büyük destek vardı. İlk yarım saat dolarken Onur'un güzel ortasında Aboubakar ikinci golü ıskaladı. Dakika 39'da Aboubakar bu kez vuruşu yapmayı başardı, hem de doksana... Ama bu golü de kaleciyle direk omuz omuza verip çıkardı. Beşiktaş, Tirana karşısında baskısını gittikçe arttırıyor, bu bölümde üst üste kornerler kullanıyordu. Mahalle maçlarının unutulmaz kuralı "3 korner 1 penaltı" tabelaya yansımadı ama belliydi, gol geliyordu. Tam gol geliyor derken Aboubakar'ın pasında sol çaprazdan topla buluşan Muleka, geçen sezon atamadıklarının hıncını alırcasına uzak köşeye mermi gibi vurdu, Beşiktaş turun kapısını aralamış oldu. İlk yarı bu skorla biterken akıllarda 2 güzel gol, Abou'nun ıska geçip direkten dönen şanssızlığı, Beşiktaş'ın önde baskısı ve kendi yarı sahasından topla çıkışları kaldı... İstekli ve sorumluluk düzeyi yüksek oyun ikinci yarıda da devam ediyordu.. İkinci yarı oynanırken şunu belirtmeliyim ki takımın ve Şenol Hoca'nın bu iyi niyeti en az üç transferi hak ediyor... Yönetim takımın lazım olan bölgelerini en iyi adamları ivedilikle alarak lige sorunsuz girme kapısını aralamalıdır... 62'de yeni transfer Onana'yı sahaya sürdü Şenol Hoca. İzleyelim.... 2-0'lık skora rağmen kapanmaktan vazgeçmeyen rakip, gol atmaktan ziyade gol yememeyi düşünüyordu... Üçleyip fişi çekmemiz gerekiyor... İşte tam da burada, istek, yardımlaşma, paslaşma tamam. İyi niyet tamam Lakin yaratıcılık tamam değil. En büyük eksiklik o... Yaratıcılığı Hadziahmetovic'in akıllı uzun toplarında, Muleka ve Abou'nun çapraz koşularında arıyoruz... Salih'ten beklentimiz çok. O kadar... Bir de yine Abou'nun Özel yetenekleri tabii... Dakika 80'de adamların ilk gelişinde öyle bir gol yedik ki ne siz sorun ne ben söyleyeyim... Gedson'dan Necip'e hatta Colley'e kadar herkes seyretti topu, top da gitti kendi kendine gol oldu neredeyse!!! 2-1.. Artık dakika 93'tü... Top ceza yayının biraz dışında genç Semih Kılıçsoy'un önüne düştü... Önünde iki yol vardı Ya sağa kayıp orta yapacak ya da Abou'yla verkaç deneyecekti... O zarda 7-7'yi aradı!!! Kendi gitti çalımını attı ve Allah ne verdiyse vurdu: 3-1. Aferin delikanlı, aferin takım, tebrikler... Alen MARKARYAN / Akşam