İsviçre'deki yetkililer, geçen yıl 5 kişilik bir ailenin balkonun atlayıp ölmelerine ilişkin soruşturmayı tamamladı. Ülkeyi şoke eden olayın arkasında komplo teorileri olduğu ortaya çıktı.
İsviçre'de komplo teorilerine inanan bir anne, pandemi ve Ukrayna savaşının dünyanın yaşanmaya değer olmadığına inanmalarına yol açmasının ardından eşini, kız kardeşini ve çocuklarını yedinci kattaki dairelerinden ölüme atlamaya ikna etti.
Geçen yıl 24 Mart'ta yaşanan olayda, 41 yaşındaki Nasrine Feraoun, ikiz kız kardeşi Narjisse, 40 yaşındaki kocası Eric David ve sekiz yaşındaki kızları, İsviçre'nin Montrö kentindeki dairelerinin balkonundan düştükten sonra öldü. Ailenin sadece o zaman 15 yaşında olan oğulları hayatta kaldı. Yetkiiler,, gencin aylarca komada kaldığını ve yaşadıklarını hatırlarlayamadığını söyledi.
Adli kanıtlar ölümlerden önce herhangi bir boğuşma izine rastlanmadığını ortaya koyarken, otopsilerde de uyuşturucu izine rastlanmadı. Görgü tanıkları aileden hiçbirinin balkondan düştükten sonra çığlık atmadığını belirtirken, polis bu durumu toplu intihar olarak değerlendirdi.
Bununla birlikte, İsviçreli yetkililer anne ve kız kardeşinin hayatta kalma ve komplo teorileriyle yakından ilgilendiklerini belirtti.Polisler, dışarıdan herhangi bir müdahale olmadığını ve sadece iki yıl önce Fransa'dan İsviçre'ye taşınan ailenin kendi canlarına kıymayı düşündüklerine dair hiçbir belirti vermediklerini söyledi.
Adli tabibin raporunun yanı sıra yakındaki güvenlik kamerası görüntüleri de polislerin intihar teorisini destekledi. Ayrıca, İsviçre yayın kuruluşu SRF'ye göre, balkonda ailenin korkuluklardan atlamasına yardımcı olan bir merdiven de bulunuyordu.
Polis ailenin evinin yiyecek, ilaç ve hijyen malzemeleriyle dolu olduğunu olaydan önceki bir yıllık süreçte hiç dışarı çıkmadıklarını aktardı. Buna göre iki çocuk evde eğitim görüyordu ve anne ile* ikizi hükümetten ve yerel yetkililerden şüpheleniyorlardı. Kadınlar, dünyanın düşmanca bir yer olduğuna inanıyorlardı ve çocuklarını da buna inandırmışlardı. Yetkililer, Covid-19 salgını ve Ukrayna'daki savaşın bu inancı desteklediğini söyledi.*Ayrıca, polisin dairede ve elektronik cihazlarda yaptığı aramada, toplu intiharlarının dikkatlice planlandığı, hatta prova edildiği ve ailenin 'daha iyi bir dünyaya taşınmak' için doğru anı beklediği ortaya çıktı. İntiharın, babanın çocuklarından birinin evde eğitim görmesiyle ilgili birkaç mektuba cevap vermemesi üzerine Montrö polisinin yaptığı sosyal yardım ziyaretinin ardından gerçekleştiği bildirildi.
Geçen yıl 24 Mart'ta iki polis memuru, şu anda 16 yaşında olan ve polisin ailenin hayatta kalan tek üyesi olarak mahremiyet talebinde bulunduğu oğlunun evde eğitim görmesiyle bağlantılı olarak baba için arama emrini uygulamak üzere sabah 6.15'te daireye geldi. Memurlar kapıyı çaldı ve bir sesin kim olduklarını sorduğunu duydu. Ancak cevap verdiklerinde daire sessizleşti. Ardından aile ile temas kurmayı başaramayan memurlar daireden ayrıldı. Sabah 7'den kısa bir süre önce, ailenin beş üyesi de beş dakika içinde balkondan atladı.
Polis, "Olaylardan önce ya da olaylar sırasında, sabah 6:15'ten itibaren olay yerinde bulunan iki polis memuru ve binanın dibinden geçenler de dahil olmak üzere hiçbir tanık, daireden ya da balkondan gelen en ufak bir ses ya da çığlık duymamıştır. Teknik incelemeler böyle bir eylem için herhangi bir uyarı işareti göstermiyor." açıklamasını yaptı.
Öte yandan, Fransız Journal du Dimanche gazetesi, baba Eric David'in Marsilya'nın zengin bir semtinde büyüdüğünü ve ülkenin en prestijli okullarından biri olan Ecole Polytechnique'e gittiğini söyledi.
İkiz kız kardeşler Nasrine ve Narjisse Feraoun'un ise beş çocuklu bir ailede büyüdükleri ve hepsinin Paris'teki seçkin Lycee Henri-IV'te eğitim gördüklerini belirtildi. Anne diş hekimi, kız kardeş ise göz doktoruydu.