Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik askeri harekatıyla özellikle ülkemizin bulunduğu bölgede yeni ve daha önce tahmin edilemeyen gündemler oluştu. Çoğu sorunlarla birlikte kimilerine göre yeni fırsat pencereleri de açıldı. Ancak, bölgesel ve küresel bağlamda başa çıkılması gereken sorunların listesi uzuyor, takip edilmesi muhtemel jeopolitik risklerin sayısı artıyor. NTV Dış Haberler Servisi, 2023 için yakın plan kadrajında tutulacak bölgeleri ve ve potansiyel kriz başlıklarını sizler için derledi.
Rusya'nın Ukrayna'da yürüttüğü savaş Batı'nın endişeyle takip ettiği en karmaşık sorun. Bölge uzmanları, yeni yılda savaşın devam edeceğini tahmin ediyorlar.Şu ana kadar barış umutlarını filizlendirecek somut bir gelişme yok. Moskova, Ukrayna yönetimini görüşme masasına çekmek amacıyla sahada daha sert eylemlere girişiyor.
Son dönemde Ukrayna'nın Rusya'daki hedefleri füze ve dronlarla vurması, savaşın sahada yeni boyutlar kazanabileceğinin işareti, olarak değerlendiriliyor.Savaşın sona ermesi için ABD ve İngiltere'nin bundan sonra izleyecekleri siyasi yaklaşım büyük önem taşıyor. Çünkü "savaş"ın uzaması, küresel enerji, küresel gıda ve küresel tedarik zincirine yönelik operasyonel riskler oluşturacak.
Ukrayna savaşının Avrupa'da yol açtığı enerji krizi ve buna bağlı fiyat artışları ve enflasyon trendi, savaşın sona ermesine yönelik diplomatik çabaların yoğunlaşmasına neden olabilir.Yeni yıl ekonomik krizlerin ve finans dünyasındaki iniş-çıkışların sıkça konuşulacağı bir yıl olacak. Dünya ekonomisinin yüksek enflasyonla mücadele edeceği bir yıla giriyoruz.
Her ülke kendi gerçeklerine göre tedavi yöntemleri uyguluyor. Bunların bazıları ekonomide resesyon trendine, yani yavaşlama eğilimine yol açarken, bazıları ise enflasyonda yükseliş ivmesini azaltmış görünüyor.Enerji krizi, üretim alanlarında paylaşım sorunlarına yol açabilir. Doğu Akdeniz bu yüzden riskli bölgeler arasında gösteriliyor. Ancak, paydaş ülkelerin kriz yerine işbirliğini seçmesi için nedenler de az değil.
Küresel yaşam öyle yakınlaştırıcı hale geldi ki, bizden çok uzakta görünse de dünyanın en ücra köşesinde yaşanan bir siyasi krizin "dalga etkisi" kıyılarımıza kadar ulaşabiliyor ve hayatlarımıza çarpıyor.Geçtiğimiz Ağustos ayında Tayvan'da Çin ve ABD arasında yükselen tansiyonun, çip üretimi ve arzına nasıl etki ettiği, fiyatlar üzerinde ne derece etkili olduğu hatırımızda bulunuyor.
Bu kritik bölgede suların ısınmaya devam edeceği bekleniyor. Çin ile Batı arasındaki bilek güreşinin farklı coğrafyalarda kurallı ve kontrollü şekilde devam ettiğini görüyoruz.Fakat Güney Çin Denizi ve Tayvan diğer bölgelerden farklı olarak çok daha büyük bir infilak potansiyeline sahip bulunuyor.
Kuzey - Güney Kore arasında resmi olarak "bitmeyen savaş" ve uzun yıllardır devam eden çekişme, yine Kuzey Kore'nin Japonya'ya yönelik tehditleri Uzak Asya'daki gerilim hattının diğer yönünü oluşturuyor.
Kafkaslar'da, özellikle Ermenistan - Azerbaycan arasında henüz imzalanamayan barış antlaşmasının uzaması, durumu giderek daha ihtilaflı hale getiriyor.İran'ın, Azerbaycan sınırları boyunda gösterişli askeri manevralar yapması bölgede tansiyonu artırıyor. Potansiyel çatışmalara karşı Türkiye, İran ve Rusya'nın bölge sınırlarında beklediklerini unutmamak gerekiyor.
Rusya'nın Ukrayna işgaliyle ilişkilendirilen "Sırbistan - Kosova gerginliği" 2023'te de dünya gündeminde öne çıkabilir.Ancak bölgeyi yakından takip eden uzmanlar "söylemler sertleşse de" sıcak çatışma beklemediklerini belirtiyorlar.
Balkanlarda Kosova yüzünden çatışma riski her dönem vardı ve şimdi bu risk artıyor. Sırp ordusunun son 4 aydır alarmda olduğunu da hatırlatmalıyız.Diğer yandan AB'nin Arnavutluk, Makedonya, Bosna-Hersek ve Karadağ'ı üyeliğe kabulüyle ilgili sürecin hızlandırılma ihtimali gündemde.
Dünyanın sıcak bölgelerinden biri de İran oldu. Tahran'da 13 Eylül'de "ahlak polisi" olarak bilinen İrşad devriyeleri tarafından "başörtüsü kurallarına uymadığı gerekçesiyle" gözaltına alındıktan sonra hastaneye kaldırılan 22 yaşındaki Mahsa Amini'nin, 16 Eylül'de yaşamını yitirmesiyle başlayan protestolar sürüyor.Protestolar zamanla "rejim karşıtı eylemlere dönüştü" ve giderek daha yaygın ve organize hal aldı. Yeni yılda İran'ı konuşmaya devam edeceğiz.
İsrail'de liderlik dönemi sona erdiği düşünülen Benyamin Netanyahu başbakanlığa güçlü şekilde döndü. Kuracağı koalisyon hükümeti ise, içinde "aşırı sağcıları" barındıran bir hükümet olacak.İsrail'in Batı Şeria'daki yasadışı yeni yerleşim alanlarına göz yumacağı ve uluslararası tepkileri çekeceği tahmin ediliyor.
Güney Amerika siyasetinde ilginç bir dönüşüm yaşanıyor. Peru, Arjantin, Nikaragua ve Bolivya'yı takiben Şili, Honduras, Kolombiya ve son olarak Brezilya'da solun zaferi olarak çıkan seçim sonuçları; hem gelişen ülkeler perspektifinde hem de Pembe Kuşak geçmişine atfen geleceğe dönük senaryoları çeşitlendiriyor.Brezilya'da seçimi kaybeden Bolsonaro ve taraftarlarının yeniden Devlet Başkanı seçilen Lula DaSilva'yı rahat bırakmayacakları anlaşılıyor.
Bu ülkede artan gerginlik atmosferi 2023'e taşınıyor. Öte yandan, Ukrayna Savaşı ile tetiklenen "Enerji Krizi" nedeniyle ABD'nin Venezuela'ya karşı yürüttüğü ambargoları kısmen esnetmesi ihtimali gündemde.Ancak kıtanın genelinde ABD'nin çıkarlarını geri plana iten yönetimlerin olması Washington'ı rahatsız ediyor. Kaldı ki Peru'da Devlet Başkanının parlamento tarafından azledilmesinin ardında ABD komplosu arayanların sayısı az değil. Peru'da seçimler için 2024 Nisan'ı işaret edilse de ülke kamuoyundaki rahatsızlığın yeni yılda sokaklara yansıyacağı öngörülüyor.
Küresel sosyal medya platformları üzerinden tırmanan "nefret söylemi", dünyanın her yerinde siyasi ve toplumsal kutuplaşmayı derinleştiriyor.Bu durum toplumsal huzursuzluk riskini de tırmandırıyor. Önümüzdeki dönemin en dikkat çekici başlığı; "aşırıcılık eğilimi". Özellikle Batı'daki aşırıcılık eğilimleri, 2022 boyunca Avrupa ve ABD'de tırmanan aşırı sağ ve daha geniş terörist ideolojilere dayalı motivasyon yeni yılda da dünyayı endişelendirecek "risk"lerin başında geliyor.