Bazı şeyler üzerine yorum yapmak çok zor oluyor gerçekten. Dün de öyle enteresan bir gündü. Önce MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin kongre konuşmasında yaptığı konuşmadaki bir cümle düştü gündeme. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu benim son seçimim şeklindeki duygusal açıklamasına aynı duygusallıkla cevap verdi Sayın Bahçeli, belki de o duygusallık nedeni ile de kastetmediği şekilde ifade etti kendisini. En azından ben öyle olabileceğini düşündüm. Bahçeli’nin ifadesinde geçen “Yeni yüzyılın kurtarıcı lideri” bölümünü yorumlamak başka türlü çok da kolay değildi çünkü.
Üzerine sayfalarca yazılabilir belki ama zaten bütün kamuoyunun gözü önünde yaşanmış bir 22 yıl ve o yıllar boyunca yaşadıklarımızı da bugün yaşadıklarımızı da kamuoyu biliyor ve nasıl değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorsa öyle değerlendiriyor. Ben ise bu cümle içinde sadece bir tek ifadenin anlamını gerçekten merak ediyorum: “Kurtarıcı” bu kelimenin TDK anlamına bakma ihtiyacı bile duydum açıkçası belki kastedilen farklı bir anlamı vardır diyerek ama yok.
Kendi hayatını tehlikeye atarak bir kimseyi, bir topluluğu güç bir durumdan veya yok olmaktan kurtaran kimse, halaskâr örnek olarak da kurtarıcımız Atatürk ifadesi yer alıyor TDK sözlüğünde. Burada da anlam olarak benim merak sebebim kendini gösteriyor zaten Sayın Erdoğan’ın kendi hayatını tehlikeye atarak ülkeyi yeni yüzyılda kurtarması gereken şey nedir? Eğer böyle bir durum varsa bunu neden Türk Milliyetçilerinin lideri olan birisi değil de Erdoğan yapabilir durumdadır.
Aslında 17 Mart 2024 günü gerçekten başından sonuna çok ilginç bir gündü. MHP kongresinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Konya’da müjde isteyen çıraklara söylediği çıraklara müjde olmaz, kalfaya, ustaya olur cümlesi. Ben onu da tam anlayamadım mesela ama sanırım burada bir statü ayrımını kast etmiş olamaz Sayın Cumhurbaşkanı.
Erdoğan konuşmasının devamında da “onun için de bu tür adımlar, yanlış adımlar. Konya’ya, Konyalıya sadakat; bu sadakati bozmayın. Sen bizi dinle. Konya’nın 31 Mart’ta da rekor bir oyla belediyecilikte tarih yazacağını, sancağı da en yükseğe çıkaracağına inanıyorum. Selçuklu başkenti Konya’ya bu yakışır” dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanının Kentsel dönüşüm mağdurlarına verdiği tepki gündeme düştü. İstanbul Ümraniye’de 174 binanın yıkılarak, yerine 1174 konut ve ticari alanın yapılacağı Topağacı Kentsel Dönüşüm Projesi’nin temeli atıldı.
Temel atma törenine, kentsel dönüşüm mağdurlarının tepkisine AK Partili isimlerin tepkisi damgasını vurdu. Törene Özhaseki’den önce bakanlık koltuğunda oturan AK Parti İBB adayı Murat Kurum da katılırken, iki isim yurttaşların tepkisiyle karşılaştı. Kentsel dönüşümle evleri yıkılan mağdur yurttaşlardan biri tepkisini, “Üç dört senedir dairelerimiz bitmedi. Biz 20 aileyiz” sözleriyle dile getirmek istedi.
Özhaseki, tepkilere “Bize biraz müsaade edin. Şu seçimler bittikten sonra beraber bir araya oturalım Fikirtepe’nin bütün sorunlarını çözecek gibi konuşalım” şeklinde yanıt verdi. Yurttaşların, “Tapularımız, evlerimiz bitmiş” diyerek sesini duyurmaya çalışmasına Özhaseki, bir kez daha tepki gösterdi: “Şöyle derseniz, mikrofonu atar giderim. Seçim geliyor, oy veririz vermeyiz. Bu işleri geçin.”
Bu son iki örnekte de görüldü ki Türkiye’nin yeni yüzyılı konusundaki projeksiyon seçmenin sadakati üzerinden dizayn edilecek gibi duruyor. Önemli olan seçmenin taleplerinin yerine gelmesi değil de sanki sadık bir şekilde oy verme alışkanlığının devam etmesi gibi.
Tam bunlar konuşulmaya devam ederken gündem her hafta sonu olduğu gibi futbola geldi. 16’daki Galatasaray maçı her hafta sonundaki gibi oldu ama sonraki Trabzonspor Fenerbahçe maçı ne yazık ki beklenildiği gibi oldu. Onun da detayları her yerde defalarca paylaşıldı. Ben sadece bu maçın sonunda bir tarafın teknik direktörünün açıklamalarına takıldım mesela orada da sanki ikinci yarı ve maç bitiminde olanlar hiç yaşanmamış gibi son gol öncesindeki faulden şikayet etti Abdullah Avcı ve PFDK ne karar verecek merak ediyorum dedi. Ama o cümlelerin başında da ikinci yarıda yaşananları taraftarımız bizi ittirdi teşekkür ederiz dedi mesela orayı da hiç anlamadım.
Baştan beri anlamadığım Hatay meselesinde ise günün son hamlesini gördük. Gökhan Zan TİP tarafından adaylıktan çekildi ama kendisi de aday olarak kalmaya devam edeceğini açıkladı.
Şu anlattıklarımın hepsinin aynı güne denk gelmiş olması bile aslında tek başına tuhaf, burada atladığımız daha başka bir sürü madde de var. Normal bir ülkede sanırım bütün bunların yaşanması en azından birkaç yıl falan sürer. Sanki enflasyon gibi değil mi?
Üzerine sayfalarca yazılabilir belki ama zaten bütün kamuoyunun gözü önünde yaşanmış bir 22 yıl ve o yıllar boyunca yaşadıklarımızı da bugün yaşadıklarımızı da kamuoyu biliyor ve nasıl değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorsa öyle değerlendiriyor. Ben ise bu cümle içinde sadece bir tek ifadenin anlamını gerçekten merak ediyorum: “Kurtarıcı” bu kelimenin TDK anlamına bakma ihtiyacı bile duydum açıkçası belki kastedilen farklı bir anlamı vardır diyerek ama yok.
Kendi hayatını tehlikeye atarak bir kimseyi, bir topluluğu güç bir durumdan veya yok olmaktan kurtaran kimse, halaskâr örnek olarak da kurtarıcımız Atatürk ifadesi yer alıyor TDK sözlüğünde. Burada da anlam olarak benim merak sebebim kendini gösteriyor zaten Sayın Erdoğan’ın kendi hayatını tehlikeye atarak ülkeyi yeni yüzyılda kurtarması gereken şey nedir? Eğer böyle bir durum varsa bunu neden Türk Milliyetçilerinin lideri olan birisi değil de Erdoğan yapabilir durumdadır.
Aslında 17 Mart 2024 günü gerçekten başından sonuna çok ilginç bir gündü. MHP kongresinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Konya’da müjde isteyen çıraklara söylediği çıraklara müjde olmaz, kalfaya, ustaya olur cümlesi. Ben onu da tam anlayamadım mesela ama sanırım burada bir statü ayrımını kast etmiş olamaz Sayın Cumhurbaşkanı.
Erdoğan konuşmasının devamında da “onun için de bu tür adımlar, yanlış adımlar. Konya’ya, Konyalıya sadakat; bu sadakati bozmayın. Sen bizi dinle. Konya’nın 31 Mart’ta da rekor bir oyla belediyecilikte tarih yazacağını, sancağı da en yükseğe çıkaracağına inanıyorum. Selçuklu başkenti Konya’ya bu yakışır” dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanının Kentsel dönüşüm mağdurlarına verdiği tepki gündeme düştü. İstanbul Ümraniye’de 174 binanın yıkılarak, yerine 1174 konut ve ticari alanın yapılacağı Topağacı Kentsel Dönüşüm Projesi’nin temeli atıldı.
Temel atma törenine, kentsel dönüşüm mağdurlarının tepkisine AK Partili isimlerin tepkisi damgasını vurdu. Törene Özhaseki’den önce bakanlık koltuğunda oturan AK Parti İBB adayı Murat Kurum da katılırken, iki isim yurttaşların tepkisiyle karşılaştı. Kentsel dönüşümle evleri yıkılan mağdur yurttaşlardan biri tepkisini, “Üç dört senedir dairelerimiz bitmedi. Biz 20 aileyiz” sözleriyle dile getirmek istedi.
Özhaseki, tepkilere “Bize biraz müsaade edin. Şu seçimler bittikten sonra beraber bir araya oturalım Fikirtepe’nin bütün sorunlarını çözecek gibi konuşalım” şeklinde yanıt verdi. Yurttaşların, “Tapularımız, evlerimiz bitmiş” diyerek sesini duyurmaya çalışmasına Özhaseki, bir kez daha tepki gösterdi: “Şöyle derseniz, mikrofonu atar giderim. Seçim geliyor, oy veririz vermeyiz. Bu işleri geçin.”
Bu son iki örnekte de görüldü ki Türkiye’nin yeni yüzyılı konusundaki projeksiyon seçmenin sadakati üzerinden dizayn edilecek gibi duruyor. Önemli olan seçmenin taleplerinin yerine gelmesi değil de sanki sadık bir şekilde oy verme alışkanlığının devam etmesi gibi.
Tam bunlar konuşulmaya devam ederken gündem her hafta sonu olduğu gibi futbola geldi. 16’daki Galatasaray maçı her hafta sonundaki gibi oldu ama sonraki Trabzonspor Fenerbahçe maçı ne yazık ki beklenildiği gibi oldu. Onun da detayları her yerde defalarca paylaşıldı. Ben sadece bu maçın sonunda bir tarafın teknik direktörünün açıklamalarına takıldım mesela orada da sanki ikinci yarı ve maç bitiminde olanlar hiç yaşanmamış gibi son gol öncesindeki faulden şikayet etti Abdullah Avcı ve PFDK ne karar verecek merak ediyorum dedi. Ama o cümlelerin başında da ikinci yarıda yaşananları taraftarımız bizi ittirdi teşekkür ederiz dedi mesela orayı da hiç anlamadım.
Baştan beri anlamadığım Hatay meselesinde ise günün son hamlesini gördük. Gökhan Zan TİP tarafından adaylıktan çekildi ama kendisi de aday olarak kalmaya devam edeceğini açıkladı.
Şu anlattıklarımın hepsinin aynı güne denk gelmiş olması bile aslında tek başına tuhaf, burada atladığımız daha başka bir sürü madde de var. Normal bir ülkede sanırım bütün bunların yaşanması en azından birkaç yıl falan sürer. Sanki enflasyon gibi değil mi?
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.