Mersin'de 460 gram ağırlığında doğan Nazimasu bebek, yaşam mücadelesini kazandı. 1950 grama ulaşan bebek, 137 günlük tedavisinin ardından taburcu edilerek ailesine kavuştu.
Bugün 17 Kasım Dünya Prematüre Günü...
Anne karnında 37 haftadan daha az kalarak dünyaya gelen bebekler prematüre olarak kabul ediliyor.
Dünya genelinde doğan her 10 bebekten 1'i prematüre doğuyor. Ağırlıkları 1000 gramın altında olabilen prematüre bebekler için özel bakım gerekiyor.
Mersin'de 24 haftalıkken prematüre olarak 460 gram ağırlığında doğan Nazimasu bebek de onlardan biri. Akdeniz ilçesinde yaşayan 28 yaşındaki Meryem Sevim, hamileliğinin 20. haftasında sancılarının başlaması üzerine eşi Kemal Sevim tarafından Mersin Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürüldü.
Buradaki kontrollerinde gebeliğe bağlı yüksek tansiyon nedeniyle bebeğinin zehirlenme riski bulunduğu tespit edilen anne, yoğun bakıma alındı. Tedavisi bir ay süren annenin, hamileliğinin 24. haftasında dünyaya getirdiği 460 gram ağırlığında, 25 santimetre boyundaki kızına Nazimasu adı verildi.
Erken doğum nedeniyle organları gelişmediği için kuvöze alınıp solunum cihazına bağlanan prematüre bebeğe, Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi uzman doktorları Mustafa Akçalı ve Hüseyin Şimşek tarafından akciğer gelişimi için tedavi uygulandı.
Zorlu sürecin ardından organlarının gelişmesiyle ağırlığı 1950 grama, boyu da 47 santimetreye ulaşan Nazimasu, yaşam mücadelesini kazandı. Annesiyle buluşan bebek, sağlık görevlilerinin alkışlarıyla hastaneden taburcu edildi.
Anne Meryem Sevim, Nazimasu'nun prematüre doğan ikinci bebeği olduğunu, Umut Can adını verdikleri oğullarının 5 yaşına geldiğini söyledi. Bebeğinin hayata tutunmasına katkı sunan sağlık ekiplerine teşekkür eden Sevim, "İkinci kez bu duyguyu yaşadığım için doğuma dua ederek girip çıktım. Sadece bebeğimin sağlıklı olmasını diledim. İkimiz için de risk vardı ama çok şükür iyi gitti. Önce Allah'a, sonra doktor ve hemşirelerimize çok teşekkür ediyorum. Onlar için çok dua ediyorum." diye konuştu.
Bu süreçte yaşadıklarını unutamayacağını dile getiren Sevim, şunları anlattı:"Kızımın kalbi durdu, beyin kanaması geçirdi ve ameliyat oldu. O içeride ne yaşadıysa, ben de kapısında aynı şeyleri yaşadım. Çok şükür o günden sonra kızım toparlandı. Çocuğumu alıp çıkacağım zaman Allah'a şükrettim. Allah, doktor ve hemşirelerimizden binlerce kere razı olsun. Çok şükür kızımı kucağıma aldım. Hastaneden mutlulukla, sevinçle, alkışlarla çıktık. Bu anı bekliyorduk. Çocuklarım her gün kardeşlerini soruyorlardı. Sürekli onları bırakıp hastaneye geliyordum. Onlar da şimdi mutluluktan havalara uçuyor. Ailemiz çok mutlu, şu an çok iyiyiz."
Sevim, kayınvalidesinin Nazima olan adından esinlenerek bebeğe Nazimasu ismini verdiklerini de belirtti.
Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi Birim Sorumlusu Uzman Dr. Mustafa Akçalı da Nazimasu'nun hayata tutunması için ellerinden geleni yaptıklarını vurguladı.
Bebeğin adeta yaşam savaşı verdiğine dikkati çeken Akçalı, şunları kaydetti:"Nazimasu inanılmaz küçük ve yaşama şansı çok düşük olan bebeklerden biriydi. Tedavi süreci ve zorlu işlemlerin ardından mutlu sona ulaştık. Nazimasu'nun kalbinin durduğu dönemler oldu. Arkadaşlarımızla beraber özverili bir şekilde müdahale ettik ve hayata döndüğünü gördük. Değişik bir duygu. Bu kadar mücadeleden sonra mutlu sona ulaşmak hem mutlu ediyor hem de çalışma şevkini arttırıyor. Aile ilk geldiği zaman çok endişelilerdi, çocuklarını her an kaybedeceklerini düşünüyorlardı. Bebeği 137 gün sonunda taburcu ederken anne ve babası inanılmaz keyiflilerdi."