Wizard
Forum Üyesi
- Katılım
- 13 Eyl 2022
- Mesajlar
- 9,009
- Puanları
- 0
Londra'da 1952 yılında, tam beş gün süren bir sis oluştu ve bu olay, Londra halkı için oldukça ölümcül oldu. Sis o kadar yoğundu ve görüş mesafesini o kadar azaltmıştı ki insanlar evlerini bile bulamaz hale gelmişti.
Sis normal koşullarda herkes için kulağa basit bir doğa olayı gibi gelebilir fakat o yıl Londra'da bu kadar felaket etkisi yaratması, aslında biraz da insan eliyle olmuştu diyebiliriz.
Sisin kaynağı esasen hava kirliliğiydi ve bu kirliliği yaratan şey Londra'daki fabrikalardı. Tabii ki asıl faktör bu değildi; o sene Londra'da, hava normalin çok çok altında bir sıcaklıktaydı. Yani bu soğuk havalar nedeniyle, fabrikalar ve elektrik santralleri üretimlerini sağlayabilmek için çok fazla kömür tüketti. Gördüğünüz gibi, aslında fabrikaların hava kirliliğine neden olması, insanların hayatlarını devam ettirebilmesi içindi. Hadi gelin hikâyenin devamına birlikte bakalım.
Sisin öldürücü olmasındaki en büyük pay, hava kirliliğine neden olan kömür politikasıydı.
1952 İngiltere'sinde o dönem uygulanan kömür politikası, kar odaklı bir anlayışa dayanıyordu. Yani kalitesi yüksek kömürler ihraç edilir, şehir halkı ise kalitesi düşük kömür kullanırdı. Böylece kalitesi düşük olan kömürler yakıldığında açığa çıkan kükürt dioksit, kimyasal olarak sülfürik aside dönüştüğü için hava kirliliği meydana geliyordu.
İşte asıl olayın fitilini ateşleyen detay ise o dönemde hiç rüzgâr esmemesi oldu ve böylelikle kirli hava atmosfere yayılmadığı için bulunduğu ortamda sıkışıp kaldı. Üstüne üstlük elektrikli tramvaylar o dönemde aşamalı olarak kaldırılmaya, insanlar dizel motorlu otobüs kullanmaya başladı. Sonrasında ise tüm şehir birden ölümcül bir sisle kaplandı.
Bu olayın sonuçları hiç iç açıcı değildi çünkü hayatta kalınsa bile insanlar çok sayıda sağlık sorunu yaşadı.
İnsanları hayatından eden bu sis, nihayet esen rüzgarlarla birlikte Londra'dan Kuzey Denizi'ne doğru ilerleyerek sona erdiğinde, ardında bıraktığı enkaz çok ciddi boyuttaydı. İngiliz Sağlık Bakanlığı, solunum yolu hastalıkları nedeniyle başvuru yapanların bu dönemde sayısının çoğaldığını belirtti.
Hatta bronşit ve solunum yolu enfeksiyonları gibi farklı akciğer hastalıklarının neden olduğu, 6.000 ölüm de bakanlık tarafından kayıtlara geçirildi. Olayın ardından yapılan araştırmalar ise bu sayının, 12.000'e çıktığından bahsediyor. Olay, her anlamda döneminin oldukça ses getiren olaylarından birisiydi diyebiliriz.
Hatta bu olay nedeniyle 1956 yılında hazırlanan hava kirliliğinin azaltılması adına tanımlanan ve çeşitli tedbirleri kapsayan, Temiz Hava Yasası ortaya çıktı. Yasa, 1968 yılında, çeşitli yangınlardan kaynaklanan, kum, toz ve dumanın yanı sıra ticari ve endüstriyel nedenlerin ortaya çıkardığı hava kirliliğini sınırlandırılan birincil bir mevzuata dönüştü. Ne yazık ki önlem, olay patlak verdikten sonra alınmış, birçok insan zarar görmüş olsa bile yine de çevrecilik adına iyi bir gelişmenin başlangıcı oldu diyebiliriz.
Sis normal koşullarda herkes için kulağa basit bir doğa olayı gibi gelebilir fakat o yıl Londra'da bu kadar felaket etkisi yaratması, aslında biraz da insan eliyle olmuştu diyebiliriz.
Sisin kaynağı esasen hava kirliliğiydi ve bu kirliliği yaratan şey Londra'daki fabrikalardı. Tabii ki asıl faktör bu değildi; o sene Londra'da, hava normalin çok çok altında bir sıcaklıktaydı. Yani bu soğuk havalar nedeniyle, fabrikalar ve elektrik santralleri üretimlerini sağlayabilmek için çok fazla kömür tüketti. Gördüğünüz gibi, aslında fabrikaların hava kirliliğine neden olması, insanların hayatlarını devam ettirebilmesi içindi. Hadi gelin hikâyenin devamına birlikte bakalım.
Sisin öldürücü olmasındaki en büyük pay, hava kirliliğine neden olan kömür politikasıydı.
1952 İngiltere'sinde o dönem uygulanan kömür politikası, kar odaklı bir anlayışa dayanıyordu. Yani kalitesi yüksek kömürler ihraç edilir, şehir halkı ise kalitesi düşük kömür kullanırdı. Böylece kalitesi düşük olan kömürler yakıldığında açığa çıkan kükürt dioksit, kimyasal olarak sülfürik aside dönüştüğü için hava kirliliği meydana geliyordu.
İşte asıl olayın fitilini ateşleyen detay ise o dönemde hiç rüzgâr esmemesi oldu ve böylelikle kirli hava atmosfere yayılmadığı için bulunduğu ortamda sıkışıp kaldı. Üstüne üstlük elektrikli tramvaylar o dönemde aşamalı olarak kaldırılmaya, insanlar dizel motorlu otobüs kullanmaya başladı. Sonrasında ise tüm şehir birden ölümcül bir sisle kaplandı.
Bu olayın sonuçları hiç iç açıcı değildi çünkü hayatta kalınsa bile insanlar çok sayıda sağlık sorunu yaşadı.
İnsanları hayatından eden bu sis, nihayet esen rüzgarlarla birlikte Londra'dan Kuzey Denizi'ne doğru ilerleyerek sona erdiğinde, ardında bıraktığı enkaz çok ciddi boyuttaydı. İngiliz Sağlık Bakanlığı, solunum yolu hastalıkları nedeniyle başvuru yapanların bu dönemde sayısının çoğaldığını belirtti.
Hatta bronşit ve solunum yolu enfeksiyonları gibi farklı akciğer hastalıklarının neden olduğu, 6.000 ölüm de bakanlık tarafından kayıtlara geçirildi. Olayın ardından yapılan araştırmalar ise bu sayının, 12.000'e çıktığından bahsediyor. Olay, her anlamda döneminin oldukça ses getiren olaylarından birisiydi diyebiliriz.
Hatta bu olay nedeniyle 1956 yılında hazırlanan hava kirliliğinin azaltılması adına tanımlanan ve çeşitli tedbirleri kapsayan, Temiz Hava Yasası ortaya çıktı. Yasa, 1968 yılında, çeşitli yangınlardan kaynaklanan, kum, toz ve dumanın yanı sıra ticari ve endüstriyel nedenlerin ortaya çıkardığı hava kirliliğini sınırlandırılan birincil bir mevzuata dönüştü. Ne yazık ki önlem, olay patlak verdikten sonra alınmış, birçok insan zarar görmüş olsa bile yine de çevrecilik adına iyi bir gelişmenin başlangıcı oldu diyebiliriz.
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.