Son durumlar

Cenk Tosun mevzusundan başlayalım. Bakın üzülen demiyiyorum, bu gidişe sinirlenen, öfkelenen her kim var ise 2 açıdan hata yapıyor bana göre. Yahu bu taraftar değil miydi top ayağına geldiğinde yuhalayan, maçtan sonra önüne çağırıp küfürü basan? Kimse konuşmuyor muydu bu topçu hakkında takım içinde papazlık yaptığını falan? Eee şimdi ne oldu da bu kadar laf ettiğiniz adam ezeli rakibe gitti diye bu saçma öfke? İkinci konu da bu büyük kulubü bazı gereksiz işlerin içinde gösteme konusu. Yahu ciddiye aldık Bursalar, MKE'ler havaya girdi, kendini bizimle akran sandı dayılandılar, şimdi esameleri okunmuyor. Tümer diye biri vardı; ciddiye aldık, besteler yaptık, o zaman artist oldu ama şimdi yorumcu bile sayılmıyor, ikide bir kendisine yapılan besteyi anlatıyor bulduğu kameralara. Gerçekten bırakalım bu camiayı ucuz işlere bulaştırmayı. Bak son amigo Alen ne güzel yazmış, bizden rakibe gidersen cezan ömür boyu itibarsızlık cezasıdır, yok hükmündesindir demiş. Belki bu kadar sert olmasa da olurdu ama özünde muhatap almaya gerek yoktur mesajı net verilmiş... Cenk Tosun iyidir, güzeldir belki de söylediği gibi Beşiktaşlıdır ve bir çok fedakarlık yapmıştır burada oynamak için, gol atmış şampiyonluklar kazandırmıştır, kulüp tarihinin (şimdilik) en büyük bonservis getirisini yapmıştır eyvallah. Bunun karşılığında şan kazanmış şöhret olmuştur, cebi çok çok büyük para görmüş, Beşiktaş oyuncusu olması hasebiyle toplumda itibar görmüştür. Ama bu birliktelik Beşiktaş yönetim kurulunun tasarrufu ile sona ermiştir. Kendisi de itibar değil ama şöhret tutkusu ile başka bir büyük camiada futbol hayatına 2 yıl daha devam etme kararı almıştır. Ben öyle büyük konuşmam, bir daha bu kapıdan içeri giremez lafı etmem. Sergenleri, Burak Yılmazları, Feyyazları tekrar kabul etti bu gönül, elbet Cenk’e de hak ederse bir yer bulunur. Ama futbol hayatının bundan sonraki bölümünün son derece başarısız geçmesi en büyük temennim olur. Sağlığına, ailesine, sevdiklerine lafım olmaz, sadece futbol topu ile ilişkisinde yolu kapalı olsun... Basketbol kadın ve erkek takımlarının aksine futbol takımımız henüz tam kadroya ulaşamadı. Öncelikle amatör şubelerde doğru yanlış (onu sezonda göreceğiz) tamamlanan kadrolar için yönetim kurulu ve başkanımızı tebrik ederim. Futbol a takım için ise kalite arttırımı gelenler vasıtası ile olmaya başladı. Doğru gidişler de olursa kalite bir nebze daha artacaktır. Tabi ki halen soru işareti olan mevkiler var. Benim için sol stoper ve bek. Sağ ön hatta sağ arka en elzem poziyonlar. Çok yüksek kaliteli oyuncular ile doldurulması şart oğlu şart yerler buralar. Sol önü Semih bilemedin Muci bilemedin Rafa hatta hiç bilemedin Rasica ile çözeriz desek de sağ ön için 2 (1 i yerli) transfer şart. Biri İmmobile ve Rafa kalitesinde olması önemli. Sol bek için ise ben Masuaku’nun kalitesine inansam da, temposuna, isteğine ve sakatlık durumuna baktığımda kendisine "bu iş olmaz abi" demek gerektiğini düşünüyorum. Sağ bek için ise her ne kadar Svensson adam oğlu adamsa da kalite olarak bizi nerelere taşır sorusuna çok ileri cevabını veremiyorum. (Okuduğumuz kadarı ile Rasica deneniyormuş ama bilemedim) Asıl konu ise orta sahadaki kalabalık. Kuru mu yoksa işe yarar mı henüz bilemiyoruz. Amir ne durumda, Onana nasıl olacak, Salih kaldığı yerin üzerine koyarak mı gidecek, Demir Ege kasları kadar oyununu da geliştirebilecek mi hep şüpheli işler. Elde ilk 11 için favori 3’lü ise; Mustari – Gedson – Rafa. Bu orta saha gerçekten oyunu karşı sahada oynatıp topu kaptıktan sonra pas oyununa katkı yapar mı onunla ilgili de soru işaretlerim var. Tabi bunlar tamamı ile tahmin. Hem de yenilen 50 puan farkın getirdiği kötümser psikoloji ile yapılmış tahminler.(yoksa kalbim Mustafa’nın herkesi kesip forma alabileceği ihtimali ile atıyor) Tabi ki biz dışarda olanlara atmak tutmak kolay. Yönetim elinde garip bir oyuncu kadrosu bulmuş işin içinden çıkmaya çalışıyor, gerçekten zor iş. Biz taraftarız isteriz, özellikle rakiplerimiz ne yapıyor ise en azından ilk 11’e o kadarını isteriz. İnançla bekliyoruz.. Bülent Bilirgen / Duhuliye